Aşk. sabırdır. Saygıdır. Keşiftir. Anlaşmaktır. İnceliktir. Korumaktır. Sorumluluktur. Mizahtır. Teslimiyettir. Gerçektir. Neşedir. Mutluluktur. Sıcaklıktır. Tazeliktir. Sarılmaktır. Şanstır. Saftır. Öze götürendir.
Sevgilim her sabah hüzünle başlar


Her gece uzun soğuk üşüyorum
ne zaman bitecek bu hasret..? ben ölünce mi ?
Ölenle ölünmez demişler amma
sen öldün ben ölmedim mi sanki ?
ne dünya keybetti ağırlığından
ne kara topragın hacmi degişti
sedece bizi yaradan böyle istedi :(
ben yaşayan ölüyüm sadece
yaşadıklarımla
yada saçmaladıklarımla....
özledim seni....çokkkkkkk...üşüyorum...
O tatlı hem acı sözlerin satırların


Okurken ağladım yüreğime sakladım,sevgilim hatıram da sadece o veda günü var...o duruşun ve o bakışların
seni çok öperim ama doyamaz yüregim....

 
özlüyorum sadece ...seni hep yüregimde saklıyorum ....

DEDİM GİTTİN.....
GENE VE SADECE GENE SANA ŞU AN Kİ KIZGINLIGIMLA
DUDAKLARIMIN ARASINDAN
SENİ SEVİYORUM DİYORUM....
GÖZLERİMDEN ....ASLA SİLİNMEYECEKSİN....
AKLIMDA SADECE O SON VEDA GÜNÜ VAR...
SOĞUK O GÜN DE..
O SOĞUK BEDENİNE DOKUNMAK...
GÖZ YAŞLARIM HİÇ DİNMEYECEK
VE....
HALA YAZIYORUM :)
SONSUZUM OLDUN....
SEVİYORUM SENİ
ECE....

1 yorum:

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar,

Bizi, bu iletişimden alıkoyan; doğamızda olan yazma ihtiyacımızı engelleyen bu zihniyeti ve bu zihniyetten doğan her türlü yaptırım araçlarını şiddetle kınıyorum.

Anlatma isteği, insanda doğal bir eğilimdir. Çocukluk döneminde ağlama, bağırtı ve el yüz hareketleriyle görünürlük kazananan bu istek, sonradan dil aracılığıyla konuşma ve yazma şeklinde belirir.

İnsanoğlu varlığını belirtmek için konuşma ve yazma unsurlarından birine başvurmak ihtiyacını duyar. İnsandaki konuşma ve yazma ihtiyacı; kişisel, toplumsal ve uğraşsal zorunluluklar şeklinde tezahür eder.

Bu bağlamda, yazmak; dünyayı tanımak ve onu dost hale getirmekse, çalan çanlara kulaklarımızı tıkayamayız. Çalan çanlarda, kendi sesimizin yankılarını duymamız gerekir.

Çevremizdeki çirkinlikleri, haksızlıkları ortadan kaldırarak, onları değiştirip düzelterek, dünyayı dost hale getirebiliriz.

Haksızlıkların yok edilmesi, çirkinliklerin giderilmesi, toplumda bir saygı dengesi yaratır. Bu nedenledir ki, yazmaya katılmış her insan, öbür insanlardan daha ağır bir sorumluluk yüklenmiştir. Böyle bir sorumluluk yüklenme de yazarı, toplumun sözcüsü haline getirir.

Bu bağlam da, bizler de yazdığımıza ve dolayısıyla bu gruba dahil olduğumuza göre, üstümüze düşeni seve seve yerine getirmeye hazır mıyız?

Recep Altun Kaman-Kırşehir