Aşk. sabırdır. Saygıdır. Keşiftir. Anlaşmaktır. İnceliktir. Korumaktır. Sorumluluktur. Mizahtır. Teslimiyettir. Gerçektir. Neşedir. Mutluluktur. Sıcaklıktır. Tazeliktir. Sarılmaktır. Şanstır. Saftır. Öze götürendir.
Aşk, insanın dengesini bozan ve biraz da sersemleten bir durumdur. Aşık kadın her şeyi göze alır, ölümü bile….


15 Ekim 1917’de Paris Vincennes Kalesi’nde bir kadın kurşuna dizilir. Ertesi gün gazete manşetlerinde “Casus Mata Hari, itiraf ettiği suçların bedeli ödedi” diye yazacaktır. Gerçek adı Margaretha Gertruda olan, Hollanda’lı efsane kadın, genç yaşında kötü bir evlilik yapar. 27 yaşına geldiğinde eşinden ayrılıp, hayatına yeni bir yön vermek için harekete geçer. O zaman 5 yaşında olan kızını terk ederek, onu bekleyen kadere doğru gitmek için demir alır.

Güzelliğine olan güveni ve hırsı ile Paris’te ün yapmaya kararlıdır. Dans etmeye başlar. Kıvrak ve şehvet dolu dansı ile kısa zamanda dikkat çeker. Önemli gösterilerde dansözlük yapma teklifleri almaya başlar, para ve şöhret yıldırım gibi yaşamının ortasına düşmüştür. Kendine, Mali dilinde şafağın gözbebeği, günün gözü, kısaca güneş anlamına gelen Mata Hari takma ismini seçer. Kazandığı kadar harcayan bu kadının namı, tüm dünya üzerinde duyulmaya başlanmıştır. İstanbul’da dahil olmak üzere, pek çok ülkenin başkentinde dans gösterileri yapar. Avrupa’nın her yerinde, başta ordu mensupları olmak üzere, diplomat, siyasetçi, banker gibi bir çok sevgili edinir.

1913 yılında Monte Carlo’da gerçekleşen bir gösterisi başarısızlıkla sonuçlanınca, sözleşmesi feshedilir. İşte bu olay, efsanenin çöküşünü başlatan ilk olaydır. Sonraki bir yıl boyunca Hollanda ve Paris’e giderek, şansını döndürmek istese de başarılı olamaz. Son olarak Almanya’ya gider ve burada kendisine bir iş ayarlar. Gösteriler başlamak üzereyken, 3 Ağustos 1914’te savaş ilan edilir ve böylece Mata Hari, sanat hayatına veda etmek zorunda kalır. Bundan sonra Hollanda ve Paris’e gitmek için girişimlerde bulunur. Fransa’ya gitmek için pasaport başvurusunun sonucunu beklediği günlerden birinde, kapısı çalınır. Gelen Amsterdam Konsolosu Bay Kremmer’dir. Fransa’ya gittiğinde kendilerine bilgi toplamayı kabul ederse, karşılığında 20.000 Frank kazanabileceğini anlatır.

Teklifi kabul eden Mata Hari, önce Alman istihbaratı tarafından eğitime alınır ve staj dönemi geçirir. Ardından Paris’e gider ve elindeki parayı harcayarak yaşamaya başlar. Birkaç hafta sonra kendinden 10 yaş küçük bir Rus subayına aşık olur. Bu yakışıklının adı, Vadim de Masslov’dur. Gözünde yaralanmış ve dinlenmekte olan bu askeri, birliğine dönmeden önce görmek isteyen Mata Hari, askeri bölgeye girememektedir. Bunun için özel izin gereklidir. Yabancılarla ilgilenen askeri büroya müracaat eden Mata Hari’yi, Fransız karşı-casusluk servisinin lideri olan yüzbaşı karşılar. Daha ilk karşılaşmalarında yüzbaşı kendisine Fransa için casusluk yapmayı önerir. Fransa, büyük aşkı Vadim’in ülkesinin de müttefikidir. Bu yüzden teklife olumlu cevap verir. Kalbi, aklının ve mantığının önüne geçen Mata Hari, büyük bir tuzağın içine düştüğünün farkında değildir. Yapacağı casusluğa karşılık bir milyon frank talep eder. Getireceği bilgilerin değerli olması durumunda bu parayı alacağı taahhüt edilir.

Mata Hari, bu parayı kazanmak için yola çıkar. Bundan sonra bir dizi hata yapacaktır. 1917’de birçok bilgi topladığı inancıyla Paris’e dönen Mata Hari, alacağı para ile, sevdiği erkeğe koşacak ve düşlediği aşkı yaşayacaktır. Fakat işler düşündüğü gibi olmaz çünkü getirdiği bilgiler asılsızdır. Casusluğu gün ışığına çıkmış olan Mata Hari kandırılmıştır. Sonunda 13 Şubat günü Paris’te tutuklanır. 24-25 Temmuz’da mahkemeye çıkarılır ve idama mahkum edilir. Dönemim cumhurbaşkanı cezasını affetmez ve 15 Ekim 1917 sabahı kurşuna dizilerek idam edilir.

Kurşuna dizilmeden birkaç dakika önce çekilmiş bir fotoğrafta, dikkatimi çeken şey, Mata Hari’nin gözlerinin bağlanmamış olması ve kıyafetinin detaylarıydı. Başında şık bir şapka ile askerlerin karşısında duran bu efsane kadın, acaba kalbini aşkla doldurmamış olsaydı, yine de sonunu hazırlayacak bunca hatayı yapar mıydı? Biraz araştırdığımda, gözlerini kendisinin bağlatmadığını öğrendim. Böylesine yürekli, hırslı, özgüveni yüksek ve zeki bir kadını alt edebilecek tek şey, aşk olabilir mi? Aşık olduğu askere ne olduğunu, bir daha görüşüp görüşemediklerini şimdilik öğrenemedim. Araştırıyorum, bulursam size de haber veririm. Ama insan düşünmeden edemiyor, aşk denilen duygu vücuda sızmaya başladığında gerçekten gözü değilse bile, aklı kör ediyor mu? Bu hikaye gibi birçok örnek bulmak mümkün. Dünya tarihine adını yazdırmış kadınların arkasına baktığınızda, mutlaka bir aşk hikayesi çıkıyor. Aşk, kadının tüm yeteneklerinin, savunma duvarlarının, zekasının, hırslarının önüne geçebiliyor. Yani aşk, kadını kurşuna dizdiriyor!


Kaynak:Yüksek Topuklar Net

4 yorum:

Unknown dedi ki...

Aşk denilen şey yerine göre hem gözü hem aklı kör edebiliyor..Sanırım hayattki en güçlü duygulardan bitanesi..Bitanesiydi demek lazım belki de,günümüzde böylesine riskli işlere kendini atacak birilerini bulmak zor gibi..İnsanlar günübirlik hevesler peşinde artık..Bihter vardı bi aşkının peşinde giden,onun akıbeti de malum :)

Ece dedi ki...

Aşk bence kocaman bır yalan ...
haaa belkı eskılerde vardı sımdı ıse ınsanlar yaa para ıcın yada baska cıkarları ıcın Aşıgım dıyorlar genelleme ye bakarsak..çok acı ve acı oldugu kadar da gercek ben aşka hala ınanıyormuyum dıye kendıme soruyorum ve cevabım ...
evet hala oralarda bır yerde aşk duruyor:)))yalanlarda gercektır dımı :)
sevgılerımle

MAVİ TUTKU dedi ki...

Aşk her iki tarafada çok şey yaptırır yaptırmasına..ama önemli olan son nefese kadar bu düşüncede olabilecek kişiyi bulmaktır öyle değilmi.

Ece dedi ki...

sevgılı Mesut abi nasılsın:)))
Zülfü Lİvaneli der ki:Mutlu Aşk yoktur yookkk...
sevgılerımle